Bugün işten eve dönerken tıklım tıkış otobüste (ki İzmit’te midibüslere otobüs demek gibi yaygın bir alışkanlık var, birileri zamanında bunları çok fena keklemiş ama şimdilik uyandırmıyorum) en arka koltuktayken yanıma golf kulübünden fırlamış gibi görünen iki adam oturdu. Nayk çantalar, adidas ayakkabılar, ütülü sayılabilecek eşofmanlar, bilmem ne marka güneş gözlükleri derken dışardan bakıp “zengin adamlar spordan dönüyor” diyebilelim diye hiçbir masraftan kaçınmamış, konseptle ilgili her markanın en pahalı ürününü tedarik etmişlerdi.
Gelgelelim onlar da benim gibi fakirlerle birlikte Bekirdere Üçyol’a giden otobüsdeydiler ve onlar da sol taraftaki sucuk kokulu amcaya tahammül etmek zorundaydılar, yol boyu bu düşünceye tutunarak içime su serptim.
Biri bu sene de Fransa’ya gidecekmiş, Ramazan’a kadar orda takılmayı düşünüyormuş. Öbürü de zaten bir kaç haftada bir gidip geliyormuş, iyi hoş memleketmiş ama uzun kalmaya gelmezmiş, hani şu bi tane Le’otel varmış ya detoks metoks yapılan, orayı özellikle önerirmiş.
Lan heriflerin muhabbetine öyle bir sinir oldum ki anlatamam, “Artizliğiniz kime p*zevenkler? Gidin zengin muhabbetinizi rotari kulübünüzde yapın!” deyip elimdeki çantayı kafalarına geçirmemek için kendimi zor tuttum.
Yani bir insan nasıl bir iş yapıyor olmalı ki zırt pırt Fransa’ya detoks yaptırmaya gidebilsin? SSK primi nedir, yarım yağlı peynirin kilosu kaç liradır, Tansaş mı daha ucuzdur A101’mi, tüm bunları bilmemek nasıl bir duygudur Allah aşkına?
Burdan yetkililere sesleniyorum: Zenginler, sırf fakirlerin halini görüp sahip olduklarının kıymetini daha iyi anlayabilmek için ara sıra da olsa halk otobüslerine binmekten vazgeçmeli. Aksi halde bir gün benim gibi kıskanç, hazımsız bir herif çıkar ümüklerini oracıkta sıkıverir, kötü olmak istemiyoruz.
14 yorum
Herşeyi sıçızladığın için üzülme, bugün başarılı olan herkes de zamanın da o kadar belki daha beter sıçızladı. Bugün markette fiyat etiketine bakmadan alışveriş yapanlarda zamanında senin gibi “simit kaç para” deyip, elindeki bozuk paraya baktı..
Aslında bunu geçmişte kendime demiştim, yoksa konu içinde durum sıçızlaması var sadece. :D
“Sıçızlama” isimli güzide sözcüğü kelime dağarcığıma dahil ettiğin için ayrıca teşekkürler Korhan :)
:D y.özgür karikatüründe geçiyordu
Hakikaten ben de iki sene geçirdim İzmit’te ve midibüsler orada otobüs oluyor :D Bu arada ben hiç denk gelmedim böyle tiplere, ha denk gelseydim orta parmağımla işaret parmağımı gözlerine sokar mıydım yok yemezdi :) Bu arada o orta parmakla işaret parmağı hem barış işareti oluyor hem de göz oyma aracı ne ilginç la yeni bir şey buldum :)
midibüs dediğiniz icat, 18 koltuk ve üzeri ise ruhsatta otobüs olarak geçer ve e sınıfı ehliyet gerekir. ruhsatta otobüs, ehliyette otobüs derken böyle söylene söylene günümüze kadar ulaşmıştır, olabilir, belki de, ne bileyim ben?
….
Kim bunlar Caner? Kim bunlar:
http://www.ubenzer.com/kim-bunlar/
Aklıma direk videoyu getirdi bu yazı. :D
Yani konuya bir video ancak bu kadar cuk oturabilirdi Umut :)
Adamlar o kadar zengin ve halk otobüsüne biniyorlar ha!? İlginç doğrusu :)
Vatan Şaşmaz’ın metrobüs reklamından etkilenmiş olabilirler.
hakikaten süper yazı olmuş. :D
Böylelerini otobüste taciz edeceksin,başka oluru yok :)
Bu tür insanlar sadece dizilerde var sanırdım :) demek ki gerçekten varlarmış…
Bu arada roman yazmalısın :)