Kitaplar ve sinema ile az buçuk ilgili biriyseniz Stephen King ve Carrie isimleri sizin için mutlaka bir şeyler ifade ediyordur. Etmeyenler için özet geçecek olursak: Korku romanı profesörü olan Stephen King, büyük çoğunluğu beyaz perdeye uyarlanan kitaplarıyla bugün klişe olarak kabul ettiğimiz bir çok korku unsurunun var olmasını sağlayan zat-ı muhteremdir. Tam bir ruh hastasıdır zira insanı banyo lavabosundan çıkan bir parmak veya kaputunun altında karanlık güçler besleyen Buick marka bir otomobil ile dahi korkutabilir. Benim de lise yıllarım; Hayvan Mezarlığı, Kemik Torbası ve Maça Kızı gibi daha onlarca kitabını okuyarak, o kitaplardan uyarlanan ve genellikle kitapları kadar lezzetli olmayan filmlerini izleyerek geçti.
1976 yılı yapımı olan Carrie‘de yine Stephen amcamızın aynı isimli romanından uyarlanan bir korku filmi. Telekinetik güçleri olan, asosyal bir bacımızın damarına basılmasını ve bunun bir neticesi olarak bacımızın ortalığın gelmişine geçmişine tükürmesini anlatıyor. Malumunuz Holivut son yıllarda senaryo konusunda inanılmaz bir kıtlık yaşadığı için çareyi eski filmleri tekrar tekrar çekmekte arıyor. Aynı şekilde Carrie’yi de yeniden çekmişler. Filmin tanıtımı için de yukarıda gördüğünüz videoyu hazırlamışlar. Telekinezi konusunu bu şekilde işlemeleri gerçekten şahane olmuş, o mekanda olup o beyin gidikliğini yaşayan kimseler arasında olmayı yeminle çok isterdim.
5 yorum
Adamların şakası bile bir başka arkadaş. Biz Türkler neden böyle faaliyetler gösteremiyoruz düşünmeden edemiyoruz doğrusu.
Bizim şakacılar anca suluboyayla araba boyayıp dayak yer.
Başlıkta Carrie filmi falan yazınca sonra okurum demiştim demek bu o videoymuş Caner özür dilerim..:)
bilimkurgu filmler ile insanların zihinlerini o kadar çok meşgul ettiler ki artık çoğu insan böyle şeylerin bir gün olabileceğine ya da günümüzde var olduğuna inanıyor. İnsanların hayal dünyası, gerçek dünyaları ile artık o kadar iç içe geçti ki, şakanın mağdurlarının hepsinin yüzünde korku var. Ne diyelim “sinema etkisi”
Aynen, kesinlikle ben de orada şakazelederden biri olmak isterdim. Çok etkileyici. Hatta gider, “Bacım nasıl yapıyosun bana da öğretir misin” bile derdim yani :D