Blog tutmanın aslında dışarıdan göründüğü kadar basit bir olay olmadığını 1,5 seneden uzun süredir blog yazan biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim. Her şeyden önce tahmin edilenden fazla emek, itina ve zaman isteyen bir hobi. “Hobi” diyorum çünkü bugün her ne kadar “haber blogu, topluluk blogu” gibi onlarca kategoriye ayrılmış olsa da, esas varoluş amacı internete kişisel dokunuş gibi bir düşünceye dayanıyor.
Şayet bu yazıyı bir blog sahibi olarak okumaya başladıysanız, aşağıdaki önerilere geçmeden önce bir kere daha düşünmenizi tavsiye ediyorum. Neticede “başarı” bu tür konularda oldukça görecelidir. Çoğunluk tarafından “başarılı” (veya göz önünde diyelim) kabul edilen blog yazarlarının tavsiyeleri ve kendi tecrübelerime dayandırarak derlediğim bu öneriler, sizi bu işe popüler kaygılar eşliğinde yaklaşmaya teşvik edecek. Şayet kendi halinde, sadece içini dökmek için yazan biriyseniz bu işi raconuna göre yapıyorsunuz demektir ve kesinlikle bu tür tavsiyelere ihtiyacınız yok, bildiğiniz yoldan şaşmayın derim.
Diğer gruba gelecek olursak; siz popüler olmak, daha fazla kişi tarafından okunmak veya belki de sadece egonuzu tatmin etmek istiyorsunuz ve aşağıdaki öneriler tam da sizin için. Gerçi bu tip önerilerin hepsi böyle düşünenler için hazırlanır ama kimse benim yaptığım gibi açıkca ifade etmez, onların anahtar kelimesi “başarılı” dır :)
Sözü daha fazla uzatmadan altın kurallarımıza geçelim.
Amacınızı iyi belirleyin
Şayet iki üç ay sonra can sıkıcı bir heves kırıklığına uğramak istemiyorsanız “benim bir blogum var” demeden önce bir kere daha düşünün. Eğer kısa zamanda para kazanmak veya hit elde etmek gibi her on kişiden dokuzunun sahip olduğu bir amaç güdüyorsanız yanlış yoldasınız. Amacına uygun bir blog size en azından belirli bir süre para kazandırmaz. (Ç)alıntı içeriklerin bol bol paylaşıldığı, vur-kaç mantığına dayalı alelade bir forum/dle sitesi bile size bu istediklerinizi çok daha kısa sürede sağlayacaktır.
Özgün olun
Özgünlük, hem insanların sizi neden okumak isteyeceği sorusuna cevap verir hem de akılda kalıcı bir tablo çizmenize yardımcı olur. Eğer zaten her yerde ve sürekli bahsedilen konuları papağan gibi tekrarlıyorsanız kendiniz ve Facebook sayfanızı sizin zorunuzla beğenen bir kaç arkadaşınızdan başka pek fazla kişiye hitap edemezsiniz. Evet, blogunuz günlüğünüzdür ve her gün bahsedilmeye değer, rengarenk olaylar yaşamıyor olabilirsiniz, fakat önemli olan yaşadığınız/gözlemlediğiniz sıradan olayları bile okunmaya değer biçimde ifade etmenizdir. Ayrıca internette (özellikle Türkçeye çevrilmemiş kaynaklarda) sizin cümlelerinizle ifade edilmeyi bekleyen milyonlarca ilgi çekici olay olduğunu unutmayın.
İstikrarınızı ve hevesinizi koruyun
İstikrar hayatın her kademesinde olduğu gibi blog yazarlığı konusunda da başarının yapı taşlarından biridir. Blog küre her gün mantar gibi çoğalan blogların istilası altında olsa da sadece bir elin parmakları kadarı “başarılı bloglar” arasında yer alır. Göz önündeki blogları inceleyecek olursanız hepsinin ortak noktasının en az bir kaç senedir yayında olmak olduğunu görürsünüz. Bu durum hevesinizi kırmasın çünkü bu süre üsluba, amaca ve yazar(lar)a göre değişir.
Kendi alan adınıza ve hostinginize sahip olun
Ücretsiz hosting ve alt alan adı hizmeti sağlayan servisler (blogger gibi) her ne kadar pratik çözümler sunuyor gibi görünseler de ileriye yönelik düşünüldüklerinde hareket alanınızı bir çok açıdan kısıtlayacakları için faydadan çok zarara sebep olacaklardır. Neticede kapalı bir kutu gibi hizmet verirler ve alışılmış ihtiyaçları karşılama konusunda yetersizdirler. 1 sene boyunca yazdığınız blogunuzu artan ihtiyaçlarına cevap verecek ücretli bir hostinge taşımak istediğinizde kendinizi tüm yazılarınızı tek tek taşımak zorunluluğu gibi içinden çıkılmaz bir durumda bulabilirsiniz.
Teknik ihtiyaçlar bir tarafa, dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri de “akılda kalıcılık” konusudur, örneğin eksilimon.blogspot.com yerine eksilimon.com gibi bir alan adı ziyaretçi tarafından daha kolay hatırlanacak ve verimli bir dönüşüm açısından büyük fayda sağlayacaktır.
Kişisel olun ve kendinizi tanıtın
Okurlarınıza samimi ve kişisel bir üslupla yaklaşmaya özen gösterin. Siz (belki başlarda) onları tanımıyor olabilirsiniz ancak onlar sizi, 15-20 dakikanızı ayırarak hazırlayacağınız “Hakkımda” sayfanız ve kendinizi yazılarınızda ifade ettiğiniz kadarıyla tanıyor olacaklar. Ayrıca kimse resmi gazete üslubuyla yazılmış koca bir sayfa yazıyı okumaktan hoşlanmaz.
Yazılarınızda mutlaka multimedya öğeler kullanın
Televizyonların kitaplara tercih edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Bazen tek bir kare resim koca bir paragraf metinin on dakikada anlatamadığını tek bir bakışta anlatmaya yeter. Yazınızda kullanacağınız bir video veya ilgi çekici bir resim tahmin edebileceğinizden çok daha etkili sonuçlar doğurabilir.
Siyasetten uzak durmaya çalışın
Siyasetin insanları kutuplaştırmak ve birbirinden uzaklaştırmak haricinde bilinen hiç bir faydalı yanı yoktur. Aktif olarak siyasetin içerisinde bulunmadığınız halde okuyucularınızı sitenizden ve kendinizden uzaklaştırmak istiyorsanız tereddüt etmeden bol bol siyaset yapabilirsiniz. Bunun haricinde “benim gibi düşünmeyen siteme de girmesin” gibi sığ bir düşünceye sahip değilseniz siyasetten uzak durun derim. İnsanların görüşlerini bırakın bir sayfa yazıyı, yüzyüze konuşarak bile değiştiremezsiniz, bu tür vasıflar sadece dünyaya yüz yılda bir gelen kimselere aittir.
“Profesyonel blogculuk” gibi kavramlara itibar göstermeyin
Bir yüzücü profesyonel olabilir, bir webmaster veya site editörü profesyonel olabilir ancak blog yazarının profesyoneli olmaz. Blog yazarlığı burada ifade edilmek istendiği gibi “profesyonellik” ile ilişkilendirilebilecek bir kavram değildir. Bu ifadenin altındaki gizli özne “size blogunuz vesilesiyle para kazandırabilecek ipuçlarımız var” gibi ticari bir düşünceye dayanır. Yani “profesyonel blogculuk” kelamını eden kimselerin başlıca derdinin “para kazanmak isteyen blog yazarları üzerinden para kazanmak” olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Siz de gelmiş geçmiş tüm başarılı blogcular gibi sadece parmaklarınıza ve ifade gücünüze güvenin.
Diğer bloglarla etkileşim içinde olun
Özellikle sizinkine benzeyen bloglarla etkileşim halinde olmaya özen gösterin. Link değişimleri, yazılarınızdan birbirinize vereceğiniz bağlantılar hem sizin hem de blogdaşlarınızın bilinirliğini arttırma konusunda büyük fayda sağlayacaktır.
Sosyal medyayı kullanın
Friendfeed, Facebook ve Twitter gibi ağlar bugün büyük firmalar tarafından bile oldukça ciddiye alınan harika reklam platformlarıdır. Bu platformları blogunuzu tanıtmak adına kullanmamanız için hiç bir sebep yok. Sosyal ağları kullanın ve mümkünse sitenizin göze çarpan bölümlerinden sitenizin sosyal ağ sayfalarınıza bağlantı verin.
Ayrıca:
– Blogunuzu güncel tutmaya özen gösterin
– Temel HTML kurallarını / kodlarını öğrenmek için zaman ayırın
– Asla kendi blogunuzu diğer bloglarla kıyaslamayın
– Okurlarınızın sorularını yanıtsız bırakmamaya dikkat edin
– Çok sık özür dileyen bir blog sahibi olmayın
– Kesinlikle çalıntı içerikten uzak durun (Bkz: Özgün olun)
17 yorum
on kişiden dokuzuyum
2 gün konu eklemedin alexa sıraman düşmüş
Allah için güzel yazı
çalacaksanız yabancı bloglardan çalın
35 kişi nasıl online olur be ! :D
bu siteye 2. girişimi cüneyt amca için yaptım
hala hergün girerim ..
Alexa sıralamasının yazı girmemekle alakası yok, şu sıra herkesin Alexa değerleri alışılmışın dışında bir şekilde oynuyor. Algoritmayı mı değiştirdiler bilmiyorum ama var bir bit yeniği :)
Teşekkürler güzel bir yazı hazırlamışınız. Bende blog yazmaya yeni başlayan birisi olarak yazınızı dikkatlice okudum.
Teşekkürler Caner.Gerçekten çok iyi açmışın konuyu ;)
Yazı eklemeyle Alexanın hiç bir bağlantısı olmamakla beraber sürekli ziyaretçilerinizin sitenizde kalma süresine bağlı olarak değişir alexa sıralaması.
Alexa algoritması son günlerde eskisine oranla değişmiş durumda. Sık sık güncelleniyor ve Alexa toolbar kullanan kullanıcılar sıralamayı büyük oranla değiştiriyor.
Güzel yazı yazmışsın Caner. Bana göre, bloğunun popüler olmasını istiyorsan;
1- Özgün içerik olacak,
2- hergün güncellenecek,
3- İfade tarzın herkezi kapsayacak biçimde olacak…
Tabi bana göre…
Çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık.
ve yine caner… tekrar caner again caner! altın kurallar. eğer bildirgeçte yazılsaydı 150 kişinin tuttuğu bir yazı olurdu. Her gün de sana para akıtmaya devam ederdi. Reklam tıklamaların umarım bu düzeydedir (:
İyi derleme olmuş caner, teşekkürler.
teşekkürler güzel bilgiler vermişsiniz
evet gerçekten güzel bir paylaşım olmuş etkileyici ve yararlı kardeşim saol varol daimini dilerim paylaşımlarının
Gayet güzel ve işe yarar bilgiler sağolun.
Özellikle yeni blog yazarları için ( benim gibi ) çok yararlı ve heves verici bir yazı olduğunu düşünüyorum.Bu sitenizi ilk ziyaretim ama son olmayacak.
Ciddende Çok Yarayışlı Bir Anlatım Olmuş Açıkcası Benim İşime Çok Yaradı Klavyene Sağlık (: Vede Tabikide Parmaklarına Sağlık İyi Bloglamalar Hayırlı Ramazanlar
Siyaset kısmına katılmıyorum. senide apolitik, memleket üzerinde söyleyecek sözü olmayan, doğal olarak aslında hakkıda olmayacak o kayıp kuşaktan sayıyorum. Siyaset hayatın her alanında olmalı. apolitiksen veyahut dinci bir parti sempatizanı isen zaten kutuplaştırmak harici başkaca bir amacın olmayacaktır. popülist partilerin ve taraftarlarının başkaca bir amacı olmamıştır. daha çok okursan siyasetin neden ve ne kadar gerekli olduğunu anlarsın derdim ama buna gerek görsen zaten okumuş olurdun…
@Cengiz okumaya benden daha çok ihtiyacın var sanırım. Yeni blog sahiplerine tavsiyelerde bulunduğum bir yazıdaki cümleyi cımbızla çekip yorum yapmış ve siyaset sözcüğünün kendisini bile duyarak beni yaftalamaya çalışmışsın. Araya da dincilik falan sıkıştırmışsın, nasıl becerdin hala anlayabilmiş değilim.
Bir otomobil blogunda veya yemek tarifleri veren bir blogda siyasetin ne işi var? Hem de popüler olmaya çalışıyorken. İşte bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak insanı bazen komik durumlara düşürebiliyor.
Merak ettiğim bir nokta var. Evet, yukarıda bahsedilen tüm noktalar hepimizin bildiği ve uyguladığı noktalamalar. Sormak istediğim bir şey var. Peki ya blog içerisinde İngilizce yazılar da yazsak ne olur? Ya da bir yazıda Türkçe terimlerin yanında bol bol İngilizce terim de bulunursa? Bunun Türk takipçiler tarafına bir dezavantajı olur mu diye merak etmiyor değilim.